Yunuslar, balıkçıl kuşlar ve akbabalar: Biyoçeşitliliğin korunması için AB-Türkiye işbirliği

Akustik caydırıcı cihazlar yunusları koruyor

Türlerin ve biyolojik çeşitliliğin korunması solunabilir hava, içilebilir su, temiz toprak, diğer bir deyişle yaşam için şart. Bu aynı zamanda iklim kriziyle mücadelede dünyamızı dirençli kılmanın bir yolu. Avrupa Birliği’nin (AB) Biyoçeşitlilik Stratejisi de temel olarak türlerin ve doğanın korunması ve doğal tahribatın önlenmesini amaçlıyor. AB Türkiye Delegasyonu da yerel ortaklarla işbirliğinin bu alanında da bir dizi ilginç projeyi hayata geçiriyor.

Balıkçıları mutlu ederken yunusları koruyor

Karadeniz’de kıyı balıkçılarının başı yunuslarla, yunusların başı ise balıkçıların ağlarıyla dertte. “Yunuslar bizim ağlara takılan balıklara geliyorlar, bu balıkları yemeye çalışırken de ağları parçalıyorlar. Bazen de kendileri ağlara dolanıyor, nefes almak için  yüzeye çıkamıyor ve sonra boğuluyorlar” diyor Sinop Abalı Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Ömer Tuncer.

Romanyalı Mare Nostrum Derneği’ne göre Karadeniz’e kıyısı olan tüm ülkelerde yılda 12 bin ila 20 bin yunus bu şekilde ölüyor.

İşte AB tarafından finanse edilen Conceta Projesi Karadeniz’de küçük bir akustik cihaz yardımıyla hem yunusları korumasına hem de ağları parçalanan balıkçıların uğradıkları ekonomik kayıpları ortadan kaldırmaya katkı sunmayı amaçladı. Conceta Projesi Koordinatörü Ümit Aydın şöyle konuşuyor: “Deniz memelileri insanlar gibi seslerle iletişim kuruyor fakat Baltık Denizi’ndeki yunusların iletişim frekansıyla Karadeniz’dekilerinki farklı. Biz bu projede orada kullanılan akustik cihazları Karadeniz’deki yunusların davranış biçimlerine uygun hale getirebilmek için çalışmalar yaptık.”

fasdasda

Ümit Aydın, Proje Koordinatörü

Proje kapsamında Almanya'dan ithal edilen 60 akustik caydırıcı cihaz, gözlem ve deneysel çalışmalar için 110 balıkçının kayıtlı olduğu Sinop Abalı Köyü Su Ürünleri Kooperatifi üyelerine dağıtıldı.

Almanya’daki Thünen Enstitüsü’nden Prof. Dr. Boris Culik’e göre bu cihazlar yunuslara, yunus dilinde  ‘buradan uzaklaş’ diyor.

Ömer Tuncer cihaz takılan ağlara yunusların yaklaşmadığını belirterek “Ben projenin faydalı olduğunu düşünüyorum. Arkadaşlarımızın ağlarında hala o cihazlar duruyor zaten. Umarım daha çok ağa bu cihazlardan takılır” diyor.

Abalı Su Ürünleri Kooperatifi üyesi Yüksel Günaydın ise “Çifte ekonomik zarara uğruyorduk. Yunuslar hem yakaladığımız balıkları yiyordu, hem de ağlarımızı parçalıyorlardı. Cihazları taktıktan sonra yunusların ağlara yaklaşmasında ciddi oranda azalma oldu” şeklinde konuşuyor.

dfsdfsdg4

Akustik caydırıcı cihazlar balıkçılları da koruyor

Deniz kuşlarını da koruyor

Ümit Aydın ise “İlk etapta bu cihazları Karadeniz’de yaşayan yunuslara karşı duyarlı hale getirerek etkileşimi sağlamayı amaçladık ve başardık. Cihazlarla yunusların ağlara takılarak ölümlerini yaklaşık yüzde 70 oranında engelledik. Fakat ilginç bir şey daha oldu: Biz bu çalışmaları yaparken göçmen balıkçıl kuşlarının da ağlara takılarak öldüğünü tespit ettik. Ancak cihaz takılı ağlarda bu kuşlara hiç rastlanmadı. Baka bir deyişle aynı cihazla hem yunusları hem kuşları koruyabileceğimizi fark ettik. Proje yeni teknolojilerle sürdürülebilir balıkçılığın geliştirilebileceğini gösterdi” ifadelerini kullanıyor.

fsadfsdfsdfsdss

Proje kapsamında Sinop'tan 2 bin öğrenci sürdürülebilir faaliyette deniz memelilerinin korunması konusunda farkındalık eğitimi aldı

AB’nin Sivil Toplum Diyaloğu Programı, Dışişleri Bakanlığı AB Başkanlığı tarafından koordine edilen 150 bin avroluk Karadeniz’deki Deniz Memelilerinin Korunması İçin AB-Türkiye Sivil Toplum İşbirliğinin Güçlendirilmesi Projesi’ni destekledi.

Projenin eş faydalanıcıları arasında Abalı Köyü Su Ürünleri Kooperatifi ve Romanya’dan Mare Nostrum Derneği yer aldı. Proje Almanya Thünen Enstitüsü, Sinop Üniversitesi ve Sinop İl Özel İdaresi işbirliğinde Danimarka, Almanya, Romanya ve Türkiye’deki uzmanlardan tarafından yürütüldü.

Çalışmaların ardından yayımlanan proje kitabını okumak için tıklayınız.

Mısır akbabaları korunuyor

Yunuslar ve balıkçılların yanı sıra, nesli küresel ölçekte tehlike altında olan ve Nesli Tehlike Altındaki Türler Projesi kapsamında desteklenen Mısır akbabası da koruma amacıyla izlenen diğer türler arasında yer alıyor.

asfasdas

İki önemli kuş göç yolu, nesli küresel ölçekte tehlike altında olan Mısır akbabalarının en büyük üreme popülasyonlarından birine ev sahipliği yapan Türkiye'den geçiyor

 “Bu kuşun göçmen popülasyonu kış aylarını Afrika’da, yaz aylarını Avrupa’da geçiriyor. En yoğun popülasyonu İspanya ve Türkiye'ye geliyor. Göç mevsiminde Afrika'dan yola çıkan kuşlar, Hatay üzerinden Türkiye‘ye giriyor ve aynı rotadan dönüyorlar. Bu türün ekosistemdeki yerleri paha biçilemez! Genellikle ölmüş omurgalılar ana besin kaynaklarını oluşturuyor. Onları yiyerek doğanın temizlenmesine katkıda bulunuyorlar, bu yüzden onlara ‘doğanın temizlikçileri’ diyebiliriz”  diyor Hatay Subaşı Kuş ve Kelebek Gözlem Derneği Başkanı Dr. Ali Atahan.

Küçük Akbabalar tam da “doğanın temizlikçileri” oldukları için tehlike altındalar. Tehlikedeki Türler Projesi’nin uzmanı İlker Özbahar, çiftlik hayvanlarının tedavisinde kullanılan diklofenak içerikli ilaçların ve yabani hayvanları öldürmek için kullanılan zehirlerin bu türü tehlikeye attığını söylüyor: “Zehirlenerek ölen hayvanları ilk bulanlar akbabalar oluyor. Bu türleri korumaya dair eylem planları, yol haritaları oluşturuldu. Türkiye'de şu ana kadar 100’den fazla tür için eylem planı hazırlandı. Bu projede, bugüne kadar edinilen deneyimler ve yurtdışındaki yeni uygulamalar ışığında tür eylem planlarının nasıl daha iyi hazırlanıp uygulanabileceğine odaklandık.”

sdasdfasfdaffff

Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut Haziran’daki Dünya Çevre Günü kapsamında biyoçeşitliliğe dikkat çekmek amacıyla Beypazarı İnözü Vadisi’nde Küçük Akbabaları gözlemişti

AB biyoçeşitliliği koruma desteğini arttırıyor

AB Türkiye Delegasyonu Başkanı, Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut türleri korumanın ve biyoçeşitliliği desteklemenin iklim kriziyle mücadelenin bir parçası olduğunu vurguluyor:

“Deniz, kara ve hava ekosisteminin ve biyoçeşitliliğin korunması daha iyi bir çevre, daha iyi bir sağlık, daha sağlıklı gıdalara erişim açısından önem taşıyor. Dünyada bir milyondan fazla tür tehdit altında. Bu yüzden AB biyoçeşitlilik konusuna önemli yatırımlar yapıyor. Avrupa Komisyonu, biyoçeşitliliğin korunması için ülkelere verdiği desteği 7 milyar avroya çıkardı. Türkiye’de de 2002’den bu yana çevrenin, biyoçeşitliliğin korunması alanında projeler yürütüyoruz. Conceta Projesi’yle Karadeniz’deki deniz memelilerini nasıl koruyabileceğimizi gösterdik. Tehlikedeki Türler Projesi’yle ise tehlike altındaki türleri tespit etmeye, onların yaşam alanlarını keşfetmeye ve neden tehlike altında olduklarını anlamaya çalışıyoruz.”

AB tarafından finanse edilen  “Yeni Bir Metodoloji Kapsamında Türkiye’deki Nesli Tehlike Altındaki Türler İçin Eylem Planlarının Hazırlanması, Uygulanması ve İzlenmesi Projesi” ve Tarım ve Orman Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve AGRECO Konsorsiyumu tarafından yürütülüyor. Proje tamamlandığında detaylı bir nihai rapor hazırlanacak.

Proje hakkında detaylı bilgi için lütfen tıklayınız.

AB-Türkiye işbirliğine ilişkin hikayeler