YEYS Delegeleri, genç mültecileri Avrupa’nın gelecekteki “çalışanları ve dâhileri” olarak niteliyor

28 AB üyesi ülke ve aday ülkeden gelen Senin Avrupan, Söz Senin-Your Europe, Your Say! (YEYS) delegesi gençler, ‘göçmenlerin Avrupa toplumlarına entegrasyonuna yardım’ temalı etkinliğe heyecan dolu, taze fikirleriyle katkıda bulundular.
Mülteci krizi, Avrupa yurttaşlarını muazzam bir iyilikseverlik etrafında bir araya getirirken aynı zamanda Avrupa’nın dayanışma ruhunun sınırlarını da zorlayarak, üye devletler arasındaki ayrılıkları ve endişe verici nitelikteki ayrımcılık ve hoşnutsuzluk işaretlerini de gözler önüne sermiştir.
Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi (EESC), şu anda şüphesiz gündemin en sıcak konularından biri olan “göç ve entegrasyon” konusunu tartışmak üzere, 16-17 yaş gurubuna mensup ve sözünü esirgemeyen bir grup genci davet etmiştir.
AB’nin Dışişleri ve Güvenlik Politikasından sorumlu Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ile İçişleri ve Yurttaşlıktan sorumlu Komisyon Üyesi Dimitris Avramopoulos’un da katıldığı ve üst düzey görüşmelerin yapıldığı EESC genel kurul toplantısının ardından düzenlenen bu tartışmaya Brüksel ev sahipliği yapmıştır.
Gençler ayrımcılıkla mücadelede okulların, spor kulüplerinin ve kültürel erişim programlarının rolünden, mülteci krizine yönelik haberlerin kamuoyuna aktarılma biçimlerine, medyanın rolüne ve entegrasyon konusunun iyi tanımlanmış ve insani bir şekilde ele alınmasına kadar uzanan, entegrasyon konusunun bünyesinde barındırdığı bir dizi konuyu ele almıştır.
On farklı teklif üzerinde yapılan açık ve hararetli tartışmanın ardından, genç delegeler başta çocuklar olmak üzere göçmenlerin Avrupa toplumlarına daha iyi entegre olmalarını sağlayacak üç şemsiye teklif üzerinde görüş birliğine vardılar:
- Medya ve göçmenler, AB yatırımları kullanılarak medya reformu yapılması: göçmenlerle ilgili haberlere daha katı ilke kurallarının getirilmesi; ayrımcılığın azaltılması ve farkındalık yaratılması için diğer tedbirlerin devreye sokulması yönünde fikirler
- Dublin anlaşmasının gözden geçirilmesi: sıcak noktalar, iltica başvuru süreçlerinin daha hızlı bir şekilde tamamlanması, mültecilerin AB çapında farklı yerlere yerleştirilmelerinden önce lisan ve farklı kültürler konusunda eğitime tabi tutulması
- Eğitim planı, öğrencilere ilk başta not verilmemesi, kültür mübadelesi, herkesin kendi hızında adaptasyonuna imkân tanınması: mültecilerin eğitim sistemine girişlerini kolaylaştırmak, eğitimin entegrasyon açısından arz ettiği önemin kavranması.
Mantığın sesi
Gençler, Avrupa’nın siyaset sahnesindeki ışıklardan hiç de korkmuş görünmediler. Göç kriziyle ilgili çalışan sivil toplumun rolüne dair tanıtımın ardından kürsü gençlere bırakıldı.
Konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, EESC’nin iletişimden sorumlu başkan yardımcısı Gonçalo Lobo Xavier şunları söyledi: “Sivil toplumun sesi olarak, Avrupa’nın genç kuşaklarının bu konuyla ilgili görüş, deneyim ve fikirlerinin duyulmasını sağlamak konusunda çok istekliyiz. Göç ve iltica konusunda üzerinde hepimizin birleştiği ve insani bir yaklaşım görmek istiyoruz. Mültecilerin hakları vardır; ancak bununla birlikte Avrupa değerlerine saygı göstermeleri ve sosyal sorumluluklarını da yerine getirmeleri gerekmektedir.”
YEYS tartışmaları sırasında bu görüşler, gençlerin sağladığı katkılar sırasında da tekrar edildi. Üyeler ve AB’nin politika belirleyicileri, genç elçilerin göç krizine cevaben daha entegre bir yaklaşımı destekleyen düşündürücü fikirleri ve pratik çözüm önerilerinden çok etkilendiler.
Birleşik Krallıktan katılan bir delege, diğer kültürlere hoşgörüyü desteklemek amacıyla AB’nin ünlü isimleri bir araya getirmek üzere çaba sarf etmesi gerektiğini ifade etti. Bu delegenin, ‘medya ve göçmenler’ teklifindeki arkadaşı ise şöyle konuştu: “Avrupalıların kültürel farkındalık düzeyini yükseltmek üzere neden dünyanın farklı ülkelerinden televizyon dizilerini ekranlara taşımıyoruz? Böylelikle bu ülkelerle ilgili olarak gördüğümüz sadece savaş görüntüleri olmaz; aynı zamanda o ülkelerin güzelliklerini takdir edebiliriz; kayıpları karşısında üzüntü duyarız ve gerçek anlamda değişim yaratmak için harekete geçebilir ve ülkelerinden kaçmak zorunda kalan mültecilere de daha büyük saygı duyabiliriz.”
Macar bir delege Avrupa'da "sadece demokrasi ve onura değil, aynı zamanda yürekli bir düzene " dayanan sürdürülebilir çözümler geliştirilebilmesi için açık-görüşlü ve açık-yürekli politikalara ihtiyaç duyulduğunu belirtti.
Slovak bir öğrenci gelecek nesli oluşturacakları için genç mültecileri entegre etmenin son derece önemli olduğunu ifade etti ve: "İşçi ya da dahi olsun, sonuçta onların cesaretini kırmak istemeyiz" dedi.
Hırvat bir delege ise "Eğitim sadece gelecekte iş bulabilmek açısından değil, aynı zamanda toplumda akranlar arası etkileşim ve bütünleşme açısından da önemlidir" dedi. Genç mülteciler için somut bir eğitim planı öneren konuşmacı, yeni gelenler için entegrasyon günleri yapılmasını teklif etti ve böylece "bu kişiler kendi ülkelerindeki kültürden, mutfak kültüründen ve diğer adetlerden bahsedebilirler" dedi.
Danimarkalı bir konuşmacı, genç mültecilerin onları kanatları altına alıp etkinliklerine davet edecek yerel kulüplere katılmalarının, ortak çıkarların kilit öneme sahip olduğunu belirtti. Ayrıca: "çıkarlar yoluyla bütünleşme" "toplumun mültecilere kucak açması ve onların toplumla daha fazla kaynaştırılması bakımından bir fırsattır" dedi.
Maltalı bir delegenin "sınırlayıcı" olarak nitelendirdiği Dublin anlaşmasının gözden geçirilmesi önerisi üzerine, mültecilerin ihtiyaçlarına süratle yanıt verebilmek için "sıcak nokta" oluşturulması fikri gündeme geldi. Söz konusu delege "Arkadaşlar bu bir kriz… o yüzden hemen adım atılmalı!" dedi ve Avrupa'nın bir Birlik içinde yer aldığını ve sorumluluğu adil bir şekilde paylaşması gerektiğini sözlerine ekledi.
Sırp bir konuşmacı Avrupa'nın göçmenlerin beceri ve vasıflarından yeterince iyi faydalanamadığını düşündüğünü ve daha adil olmak adına vasıfların tanınması sürecinin gözden geçirilmesi gerektiğini ifade etti, ayrıca şu açıklamayı yaptı: "Mülteciler şirketlerde staj yapabilir ve onların bütünleşmesi ve güçlendirilmesi için [onlara yardımcı olacak] tecrübeli bir akıl hocası görevlendirilebilir."
İlk elden tecrübe
Her biri bir Üye Devleti ya da aday ülkeyi temsil eden yaklaşık 33 okul rastgele seçilerek, EESC üyeleri tarafından yürütülen çalışmaları teşvik eden bu eşsiz gençlik girişimine davet edilmiştir.
Gençler, Komite'nin çalışmalarına katılmanın ve sivil toplumu nasıl temsil ettiğine birinci elden tanıklık etmenin yanı sıra, siyasi liderlere düşündürücü sorular sorma şansına sahip olmuştur.
SOC (İstihdam, Sosyal İşler ve Vatandaşlık) Bölümü Başkanı Pavel Trantina şu açıklamayı yaptı: "Sizler toplumlarınızdaki mültecilerin elçisi ve şampiyonları konumundasınız. Sizin aktif yurttaşlar olarak tartışmalarda yer almanıza ve göçmenlerle mülteciler hakkındaki söylentileri açıklığa kavuşturmanıza ihtiyacımız var."
Günün etkinliklerini özetleyen EESC üyesi Eve Päärendson ise şu açıklamada bulundu: "Bugün YEYS'de 28 Üye Devlet ve beş aday ülkeden öğrenciler ile Japonya'dan gözlemciler bulunuyordu. Mükemmel bir iş çıkardığınız için teşekkürler. İnanın bana, biz bunu sizden daha iyi başaramazdık".
EESC üyesi Jose Antonio Moreno Diazbazı "yetişkinler ve siyasetçiler için bile yanıtlaması" zor olan sorulara önerilen çözümlere hayran kaldığını belirterek, sergilenen sağduyuya yönelik takdirlerini dile getirdi. Sözlerini "Avrupa'nın ruhu sizsiniz" diyerek noktaladı.
Ayrıntılı bilgi için:
Daniela Marangoni, EESC Basın Bölümü
Eposta: press@eesc.europa.eu
Tel: +32 2 546 8422